Eşi benzeri görülmemiş bir kahramanlık destanına imza atan bir milletin, Mehmet Akif Ersoy’un ‘Ordunun Duası’ şiirindeki gibi ‘Yurduma tek düşman ayak basmasın’ dediği bir gün...
‘Çanakkale geçilmez’ gerçeğinin, ‘Sizlere ölmeyi emrediyorum’ iradesinin tüm dünyaya duyurulduğu tarihi gün... Atatürk başta olmak üzere, silah arkadaşlarını ve tüm şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyoruz...
O büyük mücadelenin iki ölümsüz gazisinin hikayesi tüylerinizi diken diken edecek...
GAZİ MUSTAFA TUNCA: VÜCUDUNDAKİ KURŞUNLARI MADALYALARIM DİYE ALDIRMADI
Gazi Mustafa Tuncay, Adapazarı Hendekli, 1898 doğumlu bir çavuştu. Çanakkale’den sonra bütün cepheleri dolaştı. Vücudunun çeşitli yerlerinde 5 kurşun vardı ancak hiçbiri sıkıntı vermiyordu. Mustafa, gazi maaşını almak için müracaat etmemişti. İsmet İnönü Hendek’i ziyaret ettiğinde, Gazi’ye neden maaş almadığını sorunca, o, “Maaşı ihtiyacı olanlar alsın” demişti. İnönü’nün ikna etmesiyle 10 sene sonra maaş almaya başladı. Vücudundaki kurşunların çıkarılması için doktora gitmedi. Ameliyatı kabul etmedi. “Onlar benim madalyalarım, arkadaşlarım” derdi.
HACI MEHMET OĞLU ALİ KÖŞKER: BACAĞI ÜÇ KEZ KESİLDİ
Gazi Ali Köşker, Seddülbahir’e geldiğinde 18 yaşındaydı. Çıkarma günü savaşlara katılmıştı Ali... Siperden ateş ederken birçok arkadaşı gözlerinin önünde şehit oldu. Saldırıda sağ dizine bir şarapnel gelmişti. Dizinin altındaki kemik parçalandı. Çantasından çıkardığı bezle bacağını sardı. Sahra çadırında ayağı hemen kesildi. Ardından gemiyle Tekirdağ’a gönderildi. Hastanede ayağını bu kez dizinin üstünden kestiler. Çok zor olmuştu; “Bir kurşun atın öldürün” diye çok yalvardı. Bacağı üçüncü defa daha yukarıdan, ama bu kez Selimiye’de kestiler. Devlet protez ayak verdi, ama Ali bunu kullanamadı attı.
Bugünlere ulaşmamızı sağlayan başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere, vatanın bölünmez bütünlüğünü ve milletinin huzur ve güvenliği için hayatlarını feda etmekten çekinmeyen aziz şehitlerimizi minnet ve saygıyla anıyoruz.
RUHUNUZ ŞAD OLSUN