Yumuşak kıvamlı bir karışım tavaya dökülür ve tavadan gelen cızırtılar duyurulur. Yuvarlak hale gelen karışım bir süre sonra altın rengine dönmeye başlar. Çevirirsiniz.
İki tarafı da altın rengi olunca tabaklara alırsınız. Çatalınız ve bıçağınızla yumuşacık yiyeceğinizi keser ve yersiniz.
Zaten çoktan anlaşıldık, pancake‘ten bahsediyoruz, biliyorsunuz. Ama ne olursa olsun o anları tekrar tekrar kafanızda yaşamanızı istedik. Biz denedik, %100 çalışıyor!
Zannediyoruz ki dünyanın her yerinde insanlar pancake’i öylesine bağrına basmış ki 17 Şubat’ı Pancake Günü ilan etmişler. Enva-i çeşit pancakelerin tavalarda kızardığı, üzerine akçaağaç şuruplarının döküldüğü, pudra şekerinin kar gibi yağdığı, çileğin ve frambuazın halinden daima memnun olduğu bir yiyecek olunca ister istemez bu sevgiyi anlayabiliyorsunuz.
Hem zaten bir tanesiyle yetinemezsiniz. Önce pancake yaparsınız, sonra bal kabaklı pancake. Ardından seviye atlar çilekli pancake’i sevdiğinize ellerinizle hazırlarsınız ve en sonunda çikolatalı pancake yapıp onu kalbinden vurursunuz.
Ben ellerimle yapmasam da olur, gider İstanbul’un en iyi pancake yapan mekanlarınıziyaret ederim diyorsanız o da olur. Kabulümüz.
O kadar konuştuk, anlattık. E madem işin içinde yemek var, bir de kutlama; o zaman oradayız, o zaman PA-PA-PA-PA-PA-PANCAKE ŞOV!