Çevremizde freelance çalışanlar bir hayli arttı.
Ben de bunlardan biriyim. Kıskandırmak gibi olmasın ama hayattaki nihai amacını bulmuş, anne rahmine geri dönmüş gibi hissediyorum (bu cümle fena halde abartı içermektedir). Tabii ki zorlukları da yok değil hani. Evde çalışamama sorunsalı, her daim yalnız olmak, bitmek bilmeyen mail krizi, kafelerde gereksiz harcanan paralar vs. Ama ofiste çalışmanın olumsuz yönlerine gelirsek bu liste daha da uzar gider. Bu yüzden oraya hiç girmiyorum bile!
Biz bu özgür ve mutlu azınlığı biraz daha mutlu edelim istedik. Çalışabilecekleri en iyi kafeleri derledik; çalışanların kötü bakışlarına maruz kalmadan saatlerce oturabileceği, gürültüden uzak, mümkünse bol prizli yerler…
Türkiye’nin ilki: Urban Station
Kendisi Türkiye’nin ofis-kafe konseptli ilk mekanı. Liste başını hak etti anlayacağınız. Ortam, işinize konsantre olmak için yeterince sakin. Kafelerdeki o gürültülü müziği ya da sık sık gelip “Bir şey alır mısınız?” sorularına boğulacağınız çalışanları burada bulamazsınız.
Yalnız burada oturup çalışabilmeniz için saat başına ya da günlük para ödemek zorundasınız. Vereceğiniz paraya filtre kahve, çay, su, kurabiye, kruvasan ikramları da dahil.
Rahatlık abidesi: 1kahve
Cihangir’in en sessiz sakin yerindedir. Öğrenciler ve freelance çalışanların mabedi olmaya resmen aday. Mekanın arka bölümünde yer alan uzun masayı, rahat sandalyeleri görünce ne demek isteyeceğimizi anlayacaksınız. Performansınızı düşürmeyecek, uykunuzu getirmeyecek kadar da aydınlık.
Burada Avusturya’nın en ünlü kahvesi Julius Meinl kahvelerinden içebilir, ev yapımı cheesecake, portakallı kek ya da meyveli tartlarından yiyebilirsiniz.
Akaretler’in bekleneni: Minoa
Akaretler’in yeni kitap kafesi. Açıldığı ilk günden beri İstanbul’da olmayan kitapları getirmeye özen gösteren mekan kafesiyle de biz freelance çalışanların kalbinde taht kurdu.
Özellikle hafta içi herhangi bir saatte bilgisayarınızı alıp gidin. Bu kitap dolusu, huzurlu, dingin mekanda cam kenarında oturup uzun saatlerce çalışın, arada mola verip kitap karıştırın.
Hatta burada karnınız acıktığında “Nereye gitsem” derdine düşmeyeceksiniz çünkü yemek menüsü oldukça geniş. Salata, tost, çorba gibi seçenekler yanında özellikle doyurucu kahvaltısı için bile gidilir.
Ancak hafta sonu rahat rahat çalışmak istiyorsanız burayı tercih etmeyin deriz.
Bir dalga kahvecisi: Cup Third Wave Coffee Shop
Akaretler’de çalışmaya uygun bir diğer mekanımız da Cup Third Wave Coffee Shop. İsminden anlayacağınız gibi üçüncü dalga kahve akımının İstanbul’daki temsilcilerinden. Hem de en şık en ferah temsilcilerinden. Birçok butik kahve dükkanlarına karşın bu mekan oldukça büyük.
Özellikle cama yaslanan masada oturup işinize konsantre olabilirsiniz. Gözleriniz yorulduğunda dışarıyı seyredebilir, kim ne giymiş, acaba bunu nereden almış, ay şu çocuk pek de yakışıklıymış gibi aklınızdaki deli sorular ve yorumlarla işinize mola verebilirsiniz.
Japanese Syphon, Nel Drip, Chmex, Eva Solo, Pour Over bu akıma uygun kahvelerden. Kahveyi nasıl sevdiğinizi (sert, hafif, sütlü vs.) orada çalışan pek bilgili baristalara anlatmakta, kendinizi onların kollarınıza bırakmakta fayda var. Yok garanticiyseniz latte, espresso, americano, flat white sizi bekler. Kahve yanında yemelik lezzetli cookielerinden de denemeyi unutmayın!
İçinden çıkılmak istenmeyeni: Tasarım Bookshop & Cafe
Avrupa’nın Minoa’sı varsa Anadolu’nun da Tasarım Bookshop & Cafe’si var. İkisinde de kitap cennetindeymişsiniz gibi hissetmeniz mümkün. Özellikle tasarımcı, mimar ve sanatçı arkadaşların mutlaka uğraması gereken bir yer. İşinizle alakalı birçok yerli yabancı kitabı burada bulabilirsiniz.
Bir kitap kafe olduğunu düşünürsek kimsenin buraya lak lak etmek için geleceği düşünülemez. Bu sebeple ortam yeterince çalışılınabilir durumda. Alın kafeininizi, gömülün bilgisayarınıza!
Moda’nın Parisyen’i: Pappa
Moda’nın en tatlı, en Parisyen kafesidir o. Sizi Fransa’ya, İtalya’ya, Berlin’e götürmesi olasıdır.
İki katlı mekanın ikinci katı çalışmak için pek müsait. Özellikle üzeri dantel masalar, vintage koltuklar, bohem havası sizi daha yaratıcı kılabilir. Bu farklı mekan yeni fikirler üretmenizde yardımcı olabilir.
Kahve yanında günlük çıkan tatlılardan mutlaka denemelisiniz.
O çok fazla rahat koltukları ve kucağınızda oturan kedicik mayışmanıza neden olabilir aman dikkat!
İsveç’ten geleni: Swedish Coffee Point
Çalışmak için gözde mekanlar listemize Cihangir’deki bu mekanla devam ediyoruz. Diğer mekanların aksine bu mekan oldukça kalabalık olabilir çünkü Cihangir’in en işlek yerinde Firuzağa Camii’nin hemen karşısında. Çok fazla konsantre olmanız gereken bir iş değilse burayı iyi bir İsveç kahvesi, pek rahat deri koltukları, şık dekorasyonu sebebiyle tercih edebilirsiniz. Zaten o kahverengi deri koltuklar çok ciddi bir ofis havası veriyor. İlhamınızı oradan da alabilirsiniz.
İsveç’ten getirdikleri özel filtre kahveyi mutlaka deneyin. Kahve yanında alabileceğiniz pasta, kek ve kurabiyeler oradaki minik mutfaktan çıkıyor, bilginize.
Karaköy’ün mabedi: Pim
Karaköy’de mekanların minikliğinden ve kalabalıklığından öyle uzun uzun çalışabileceğiniz yerler bir elin parmaklarını geçmez. Ama bu mekan hem yeterince büyük hem de üst katındaki büyük masası, gözlerinizi açık tutacak aydınlatmaları sizi çalışmaya teşvik edecektir. Bazen müzikleri gürültülü gelebilir, biraz kısmalarını rica ederseniz hiç sorun kalmayacaktır.
Gelelim çalışma esnasında tırtıklayacağımız yemeklere, damardan alacağımız kafeine. Bir kere kahveleri Petra’dan geliyor. Başka söz hacet yok. Kahve yanında atıştırabileceğiniz tatlı istiyorsanız patisserie bölümünden macaron, cheesecake isteyebilir. Tatlı değil de fena halde yemek istiyorsanız buranın pitalarını denemeniz lazım.
Hafta sonu çalışmak için bu mekanı aklınızın ucundan bile geçirmeyin deriz. Çok kalabalık ve gürültülü.
Bonus: Çukurcuma’daki Cafe Cuma, Nişantaşı’ndaki Sunday ve M.O.C., Kadıköy’deki Dört ve Sanho Panza, Bebek’teki Dem Bebek freelance çalışanların bütün kriterlerine uygun mekanlar. Bu mekanları da hemen not alalım.