'Benim için yemek bir eğlence'

Pazartesi, Aralık 23, 2013

Türkiye Deri Sanayicileri Derneği Başkanı ve Matraş Deri Yönetim Kurulu Üyesi Erdal Matraş. Türkiye'nin en köklü deri şirketlerinden Matraş, bugün dünya devlerine üretim yapıyor, ayrıca 20'yi aşan mağazasıyla perakende sektöründe de hızla büyüyor

'Benim için yemek bir eğlence'

Erdal Matraş, Türk deri sektörünün her yıl ortaya koyduğu hedefin üzerinde ihracat artışı yaşadığını söylüyor. Matraş, “Derinin doğallığından dolayı ‘koruyucu’ özelliği var. Bu özelliğinden ötürü de her zaman tercih ediliyor ve hazırgiyimdeki yerini hep koruyor. Türkiye de markalı üretim ve tasarıma son 5-6 yıldır önem vermeye başladı” diyor ve deri ürünlerinde kadın tüketici oranının yüzde 75 olduğunu da vurguluyor. Çok yoğun iş hayatının içinde yaşamı ıskalamayan bir isim Erdal Matraş. Tam bir sanat aşığı. 3 yıl önce kaybettiğimiz ressam Ömer Uluç, en yakın dostuymuş. Ömer Uluç’un atölyesinde yıllarını geçiren Matraş, “Uluç’un yeri doldurulamaz” dese de zamanını yine modern ressamların atölyelerinde geçiriyor...
Akşam yemeği evdeAkşam

Fiks bir kahvaltım var. Domates, salatalık, maydanoz, beyaz peynir, kepekli ekmek ve çay. Bazen öğlen yemeklerini unutuyorum. Çok da önem vermiyorum. Saatin 14.30’u geçtiğini midemin kazınmasından anlarım. Özel bir durum yoksa, akşam yemeklerini mutlaka ailemle birlikte evde yerim. Yemek seçmem.
Keyifli ortamları ararım
Gündüz biraz kafa dağıtacaksak; abimle en çok gittiğimiz yer Papermoon, Sunset ya da Lucca’dır. Etiler’e yakın yerlerden pek çıkmıyoruz. Balık için Yeniköy Yelken’e gideriz, ette Nusret. Yemek benim için bir eğlence, kafamın dağılması lazım. Keyifli ortam ararım, hafif güzel bir müzik de olmalı, sosyalleşmeliyim, tabii ki yemek kalitesi de önemli. Ama kesinlikle yemeyi yiyip kalkmak bana göre değil. Evde ailece yenilen yemekler de öyledir.

Pazarları ailemleyim


Biri 4 diğeri 8 yaşında Ela ve Emira isminde 2 kızımız var. Tatillerimizi artık çocuklara göre ayarlıyoruz. Kızlarıma ayrı ayrı birebir zaman ayırırım. Eşim de olmaz yanımızda. Pazar günlerimin tamamını istisnasız onlarla geçiriyorum. Biriyle oyun oynuyorum, diğeriyle ödev yapıyoruz. Haftada bir gün biriyle, bir başka gün de diğeriyle birlikte uyuruz. Onların seçtiği günlerde tabii.

Yaşanmış hikaye olmalı

Gerçek hayat hikayesi filmlerini izlemeyi seviyorum. Yaşanmış hikayeler olmalı. Başkasının hayali benim ilgimi çekmiyor. Bunun dışındaki filmleri pek izlemiyorum. Sinemaya gerçek hikayeli filmler geldiği zaman gidiyorum. Sinema için kış ayları daha uygun. Dizilerle aram hiç yok.


Atölye ortamını seviyorum


Benim sanata bakışım, genel bir koleksiyoner bakışı ve algısının dışında. Bireysel ilişki çok önemli. Atölye ortamı, üretim süreci, sanatçının yaşam tarzı, felsefesi, eserlerine bakış açısı, bunlar benim bizzat içinde olmak istediğim durumlar. Modern sanat ve genç sanatçıların üretimlerini takip ediyorum. İçselleştirebileceğim konular ararım. Öğrenmek çok hoşuma gidiyor.

Ömer Uluç’un yeri dolmaz
İş ve aile yaşamımın dışında sanata zaman ayırıyorum. 3 yıl önce kaybettiğimiz ressam Ömer Uluç benim en yakım arkadaşımdı. Babamdan bile 3 yaş büyüktü ama baksanız benden 3 yaş küçüktü. Uluç’un atölyesinde yıllarımı geçirdim. Ömer’i kaybettikten sonra biraz ara verdim ama... Onun yeri doldurulamaz.


Defterdeki notlarım...

Sanatçıyla ve eserleriyle yaşadığım yolculuğun notlarını aldığım defterim var, 9 cildi geçti sanırım. O resme ya da heykele karşı hissettiklerim, nasıl tanıştığım, neden ve nasıl aldığım gibi gibi kendimce notlarım, aslında o sanat eserinin bendeki öyküsü var. Bunu kitaba dönüştürme planımız mevcut da, günler 48 saate çıktığında mı yaparız bilemiyorum. Sanatla ilgili çok projem var.


Alışveriş yurtdışından

Yılda 2 kez yurtdışında alışverişimi yapar dönerim. Alışveriş için belli bir zaman dilimim yok. İş seyahatlerime denk getiririm, İtalya’da çok alışık olduğum belli başlı mağazalar var. 2 günde toplar gelirim. Çok markagözetmeksizin alırım. Saat merakım vardı, yaşım ilerleyince kalmadı. Ama saat markam ortaokuldan beri değişmedi.

LATiN MÜZiĞi dinliyorum

Latin müziğini çok seviyorum, enstrümantal olursa daha çok tercih ediyorum. Arabamda değişmeyen bir CD grubum var. Buena Vista Social Club, İbrahim Ferrer gibi. Matraş yıllardır İstanbul Caz Festivalisponsoru. 2000 yılında Buena Vista Social Club’ı biz getirmiştik. Daha sonra İbrahim Ferrer falan devam ettik. O zamandan beri Latin müziği dinliyorum. Sponsorluğumuz devam ediyor, bu yılki program belli değil henüz. Sırf Latin müziğinden dolayı Küba’ya gitmeyi çok istiyorum. Uzun tatil programına almak lazım. Ama şu anda öyle bir vaktim yok, olduğunda mutlaka gideceğim.


Mutfakta Şef Sizsiniz :) Copyright © 2013
Powered by Blogger Published.. Blogger Templates