Kadınlar yıllarca “Erkeklerin kalbine giden yol midesinden geçer” sözüne inandı ama yeni kuşak bunun tam aksini iddia ediyor. Sosyal medyada ‘Aynebilim’ adıyla tanınan genç yazar, ‘Aşk Sevdiğim Yemekler Gibidir’ adlı ‘konulu’ yemek kitabını çıkararak “Ben kalplerini doyuruyorum sanmıştım. Oysa doyan sadece karınlarıymış” cümlesiyle, kadınlara sesleniyor...
“Yoksa siz hâlâ sevgilinize bir yumurta bile kırmadınız mı? Kırmayın tabii, en iyisini siz yapıyorsunuz. Ben ne yumurtalar, ne cevizler kırdım da ne oldu? Hepsi bu kitapta” diyor Aynebilim isimli yazar. “Böyle isim mi olur?” demeyin. Kendisi sosyal medya mecralarında bu adıyla bir hayli popüler… “Bana ‘Ayn’ de daha samimi” diyor herkese… Kitabının adı ise ‘Aşk Sevdiğim Yemekler Gibidir’. Bu kitap Ayn’ın konulu ilk kitabı diyebiliriz. Bir öncekinde bir market zinciri adına yemek tariflerinin yer aldığı kitap hazırlamış. Yenisinde de tam 65 tane yemek tarifi yer alıyor ancak 65 farklı hikâyeyle birlikte. Hayatına giren 6 erkekle yaşadığı aşk hikâyelerinden bahsederken onlar için yaptığı yemek tariflerine de yer veriyor. Kitabın ilk sayfasında şu cümleyle yüzünüzü güldürmeyi başarıyor: “Ben kalplerini doyuruyorum sanmıştım. Oysa doyan sadece karınlarıymış.” Hepimizin bildiği erkeğin kalbine giden yol midesinden geçer tezini çürütüyor Ayn bir başka deyişle.
Kitaptaki hikâyeler hepimizin yaşadığı aşk hikâyeleriyle o kadar benzeşiyor ki kendinizden bir şeyler bulmanız işten değil. Gülerken birden ağlatmayı da başarıyor genç yazar. Kitabını konuşmak hem de meşhur olan kahvaltısının tadına bakmak üzere Büyükada’ya yola çıkıyorum… Evet! Moral bozucu bir şekilde adada oturuyor Ayn. Kitap yazıyor, fotoğraflar çekiyor. Beni de muhteşem bir kahvaltı sofrasıyla karşılıyor. Kendisinden bahsetmesini istiyorum, “Ben yemek yapan, sürekli kaybolan, eşyalarını orada burada unutan, ayakları üşüyen, kışları sıcak su torbasıyla yaşayan ve habire yemek yiyen biriyim. Hepsi bu” diyor. Kitapla ilgili çok güzel yorumlar aldığını ama birşeyi atladığını ifade ediyor; “Kitabın acıktırdığından şikâyet edenler var. Aslında benim suçum. Kapağa ‘Aç karnına okumayın’ diye bir ibare koymalıydım.”
Ayn herhangi bir yemek eğitimi almamış, “Bu bana‘default’ (öntanımlı) olarak yüklenmiş. Sevgililerim de bu özelliğimden fazlasıyla faydalandılar. Annelerinin yapmadığı kadar çok yemek yaptım onlara. İş böyle olunca da ortaya konulu ve ‘hikâyeli’ bir yemek kitabı çıktı” diyor.
Kitaptaki hikâyeler hepimizin yaşadığı aşk hikâyeleriyle o kadar benzeşiyor ki kendinizden bir şeyler bulmanız işten değil. Gülerken birden ağlatmayı da başarıyor genç yazar. Kitabını konuşmak hem de meşhur olan kahvaltısının tadına bakmak üzere Büyükada’ya yola çıkıyorum… Evet! Moral bozucu bir şekilde adada oturuyor Ayn. Kitap yazıyor, fotoğraflar çekiyor. Beni de muhteşem bir kahvaltı sofrasıyla karşılıyor. Kendisinden bahsetmesini istiyorum, “Ben yemek yapan, sürekli kaybolan, eşyalarını orada burada unutan, ayakları üşüyen, kışları sıcak su torbasıyla yaşayan ve habire yemek yiyen biriyim. Hepsi bu” diyor. Kitapla ilgili çok güzel yorumlar aldığını ama birşeyi atladığını ifade ediyor; “Kitabın acıktırdığından şikâyet edenler var. Aslında benim suçum. Kapağa ‘Aç karnına okumayın’ diye bir ibare koymalıydım.”
Ayn herhangi bir yemek eğitimi almamış, “Bu bana‘default’ (öntanımlı) olarak yüklenmiş. Sevgililerim de bu özelliğimden fazlasıyla faydalandılar. Annelerinin yapmadığı kadar çok yemek yaptım onlara. İş böyle olunca da ortaya konulu ve ‘hikâyeli’ bir yemek kitabı çıktı” diyor.
ASLINDA YEMEK, BİR AŞK
“Aşkın yemekle ilgisi ne?” diye sorduğum da ise başlıyor anlatmaya: “Aslında yemek benim için aşk. En mutlu olduğum anlar yemek yediğim anlar. Kuzu pirzolanın beni nasıl heyecanlandırdığını hayal bile edemezsiniz.”
Bizim kültürümüzde evde yemek yapmak kadının görevidir. Annelerimiz, eşleri ve çocukları için tüm gün mutfakta yemek yapar. Üstelik zevkle. Erkekleri beslemek kadınların bir alışkanlığı haline geliyor bir süre sonra. Ancak Ayn duruma böyle bakmıyor; “Benimki erkekleri beslemek değil aslında, insanları beslemek. Aileden gelen bir alışkanlık da diyebiliriz. Bizim eve gelen misafir aç gönderilmez. Kimseye ‘Karnın aç mı?’ diye de sorulmaz. Direkt mutfağa girip yemek hazırlamaya başlarız. Annemden bana geçti bu. Hâl böyle olunca sevgililerimi de besiye aldım. Bu kitabı yazmaya başlayınca bıraktım erkekler için yemek yapmayı. Bundan sonraki ilişkilerimde yemekle olan tek ilişkim şu iki soru, ‘Acaba nerede yesek yemeği?’ ya da ‘Acaba nereden söyle- sek yemeği?’ olabilir ancak...”
Bizim kültürümüzde evde yemek yapmak kadının görevidir. Annelerimiz, eşleri ve çocukları için tüm gün mutfakta yemek yapar. Üstelik zevkle. Erkekleri beslemek kadınların bir alışkanlığı haline geliyor bir süre sonra. Ancak Ayn duruma böyle bakmıyor; “Benimki erkekleri beslemek değil aslında, insanları beslemek. Aileden gelen bir alışkanlık da diyebiliriz. Bizim eve gelen misafir aç gönderilmez. Kimseye ‘Karnın aç mı?’ diye de sorulmaz. Direkt mutfağa girip yemek hazırlamaya başlarız. Annemden bana geçti bu. Hâl böyle olunca sevgililerimi de besiye aldım. Bu kitabı yazmaya başlayınca bıraktım erkekler için yemek yapmayı. Bundan sonraki ilişkilerimde yemekle olan tek ilişkim şu iki soru, ‘Acaba nerede yesek yemeği?’ ya da ‘Acaba nereden söyle- sek yemeği?’ olabilir ancak...”
ESKİ SEVGİLİLER BİLMİYOR
Ayn, kitabı kendi ismiyle yayınlamasa da, kitapta eski sevgililerinin adı geçiyor. Anlamış olmalılar kendilerinin olduğunu diye düşünüyor ve tepkilerini merak ediyorum. Aslında gerçek isimlerini kullanmamış eski sevgililerinin ama insanın kendisi olduğunu anlaması da zor olmasa gerek kitabı okuduğunda. Gülüyor Ayn, “Okuduklarını ve okuyacaklarını sanmıyorum. Aslında umurumda da değil. Benim ‘Aynebilim’ olduğumu bilmeyen sevgililerim var kitapta. Onların ruhu bile duymayacak. Son sevgilimle birlikteyken böyle bir kitap yazacağımı söylemiştim. Direkt ‘Kaç adam olacak kitapta?’ diye sormuştu. Seninle birlikte altı deyince biraz yüzü düşmüştü ama ‘Korkma sevgilim, biz ayrıldıktan sonra yazacağım’ deyince rahatlamıştı. Aayrılmadan kitabı yarılamıştım ama haberi yoktu.”
YEMEKLE ADAM TAVLANMAZ...
Böylesine kendine güvenli ve enerji dolu bir kadından, erkekleri tavlamak için bir tarif istemeden bırakmıyorum, kitapta anlattığı bunun yanlış olduğuna dair değilmişçesine... Ve sözü Ayn alıyor: “Nasıl biz kadınların zayıf noktası çikolataysa onlarınki de börek. Börek yapın onlara. Bir bardak süt, iki yumurta, yarım çay bardağı sıvı yağı derin bir kâsenin içinde çırpın ve yufkayı bu karışıma bulayarak tavaya yerleştirin. Arasına ister peynir, ister patates isterseniz de kıymalı harç yapın. Altını üstünü nar gibi kızartıp dilimleyip önüne koyun. Kesin size ikinci dilimden sonra âşık olacak. Yok yahu! Yemekle tavlanan adamdan hayır mı gelir? Bugün size âşık olur öbür gün gider köşedeki börekçi Hikmet Abi’ye sulanır. Ama verdiğim tarife göre yapın böreğinizi çok güzel oluyor. Şimdiden afiyet olsun.”
YENİ YIL İÇİN KONULU TAVUK SARMA TARİFİ
Geçen sene yılbaşı hediyesi iş yoğunluğundan dolayı son güne kalmıştı ama ne alacağımı bildiğim için yarım saatte halleder, eve geçip yılbaşı yemeğini hazırlarım diye düşündüm. Ama tabii ki evdeki hesap çarşıya uymadı. Ben aradığım çakıyı bulduğumda hava çoktan kararmıştı. Yılbaşı gecesi yemeği olarak tavuk sarmaya karar vermiştim ama yemekle uğraşmak yerine biraz süslenmeyi tercih ettim. İsveç çakısı ona alınabilecek en güzel hediyeydi. Mutlu olacağını biliyordum çakıyı görünce hatta emindim ama hediyesini açınca birden yüz ifadesi değişti. Canı sıkılmış gibiydi. Utana sıkıla bir poşetten karton bir kutu çıkarttı. İfadesinden anladığım kadarıyla bir kupaydı. Hediyeyi verirken ‘çok fazla vaktim olmadı’ dedi üzgün bir ifadeyle. Saçma sapan bir hediye gerginliği olsun istemiyordum o gece. Onun için, ne aldığı umurumda değildi. Ama kutuyu açınca ne yapacağımı şaşırdım. İçinden kocaman sanayi tipi bir nazarlık çıktı. Gülmeye başladım hatta kahkaha atmaya başladım. Nasıl gülmezdim ki? Elinde kocaman sanayi tipi maşallah olan benim sevgilimdi. Bütün gece güldüm, ben güldükçe o sinirlendi ama neticede nur topu gibi bir maşallahı olan bendim, dolayısıyla gülmeyi hak etmiştim.
NOT: Beyler, eğer sevgilinize nazar boncuğu almak isterseniz alın. Ama bunun kolyesi var, bilekliği var, yüzüğü var. Hatta çengelli iğne ucuna takılanı bile var ama sakın sanayi tipi olanından almayın...
NOT: Beyler, eğer sevgilinize nazar boncuğu almak isterseniz alın. Ama bunun kolyesi var, bilekliği var, yüzüğü var. Hatta çengelli iğne ucuna takılanı bile var ama sakın sanayi tipi olanından almayın...
TAVUK SARMA (4 KİŞİLİK)
Malzemeler:
- 2 adet yufka
- 8 adet tavuk baget
- 2 kaşık tereyağı
- Tuz
- Alüminyum folyo
- Biraz aşk
- 2 adet yufka
- 8 adet tavuk baget
- 2 kaşık tereyağı
- Tuz
- Alüminyum folyo
- Biraz aşk
Yapılışı: Bagetleri haşlayıp derisini ayıralım ama dikkat elimizi yakmayalım. Yufkayı dörde bölelim ve tereyağını küçük bir tavada eritelim. Bageti sarmadan önce yufkayı iyice yağlayalım. Bageti yufkanın tam ortasına koyup saralım. Sararken de katların arasına tereyağı sürersek tadından yenmiyor. Bagetin ucunu alüminyum folyo ile sarıp hafif tereyağında kızartalım. Tavuğu haşladığınız suyu dökmediniz umarım? Onunla nefis bir pilav yapıp tavuklarlaservis edelim. Pilavın tarifini de vermemi beklemiyorsunuzdur umarım…